12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra kabul edilerek yürürlüğe giren Darbe Anayasası’nı değiştiriyoruz ve demokrasi getiriyoruz diyerek siyasal iktidar tarafından halkoyuna sunulacak olan Anayasa değişikliklerinin ne olduğunu bilmeden, siyasi tercihlerine göre oy kullanacak seçmen kitlesinin çoğunlukta olduğu bir ülkede, sağlıklı bir sonucun ortaya çıkması zor görünüyor.
Türkiye’de demokrasi, siyasi partilerden ve TBMM’den başlatılmadığı sürece, milletvekili dokunulmazlıklarına dokunulmadan, parti içi demokrasi sağlanmadan ve liderler sultası yıkılmadan, temsilde adaletin sağlanmasını engelleyen seçim barajı düşürülmeden, ne tür bir Anayasa yapılırsa yapılsın, istenilen sonucu almak olanaklı olmayacaktır.
12 Eylül’de referanduma sunulacak olan Anayasa değişikliklerinin, sipariş üzerine kurgulanan, Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nun yeniden yapılandırılması maddeleriyle birlikte olası bir “EVET” kararı, önümizdeki yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapısında olumsuz değişikliklere yol açabilecektir ya da böyle bir endişe toplumun büyük bir kesiminde hakim olacaktır. Türkiye’nin en önemli Anayasal sorunu olan “düşünce ve ifade özgürlüğü” yine görmemezlikten gelinmektedir.
Referandumun sonucu, propaganda dönemindeki çalışmalarla, halkın aydınlatılması ve ikna edilmesi ile çok yakından ilgilidir. Görüldüğü kadarıyla, CHP-MHP-DSP-DP “HAYIR” cephesini oluştururken, AKP-SP-BBP “EVET” cephesini oluşturmaktadır. BDP ise referandumda boykot etme yani oy kullanmama kararındadır. “EVET”ci ve HAYIR”cı partilerin oy oranlarına baktığımızda bir denge olduğu görülmektedir. Demek ki, kararsız ve kafası karışık seçmenlerin verecekleri kararın sonuca etkisi olacaktır.
Şayet, BDP seçmenlerinin sandığa giderek oy kullanmaları durumunda, verecekleri oyların şekli belirleyici olabilir. Seçmen tabanları birbirine çok yakın olan SP ve BBP seçmenlerinin AKP’nin değirmenine su taşımaları, 2011 genel seçimlerinde kendilerine zarar verebilir. Tam olarak bilmiyoruz ama, AKP-SP-BBP bu refarandumda 2011 seçimlerine birlikte girmenin provasını yapacak olabilirler. Tek başına iktidardan uzaklaştığını gören AKP, böyle bir manevraya kalkışabilir.
İstanbul, Ankara ve İzmir seçmenlerinin kullanacakları oylar, seçmen sayısının fazla olması nedeniye, referandum sonuçlarına yön verecektir. Üç büyük şehirde CHP’nin oylarının ciddi oranda artışa geçmesi siyasal iktidarı endişelendirmektedir. Ancak, referandumdan “HAYIR” çıksa bile, siyasi iktidar “EVET” oylarının kendisine verildiğini söyleyerek kazançlı çıkmaya çalışacaktır. Muhalefet partileri ise bu referandumu hükümete güven oyuna dönüştürerek avantaj sağlamaya çalışacaklardır. Ancak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, iktidar partileri referandumlarda her zaman avantajlı konumdadırlar.
Bu referandumun sadece Anayasa Mahkemesi ile HSYK’nun yapısının değiştirilmesi amacıyla yapıldığını, toplum idrak etmeye başlamıştır. Diğer maddelerin ise bonus maddeler olduğu bilinmektedir. Özellikle, 12 Eylül Cuntacıları’nın yargılanmalarının önünü açacak madde, 12 Eylül mağdurları ile dalga geçmek gibi bir şeydir. Çünkü, zaman aşımından dolayı hiçbir hukuki dayanağı yoktur.
Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi: “HAYIR”da hayır vardır.