CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile CHP Ankara milletvekili Nesrin Baytok’a ait olduğu iddia edilen video görüntülerinin CHP’ye atom bombası gibi düşmesinden sonra çok şeyler söylendi ve yazıldı. Hürriyet Gazetesi Baş Yazarı Oktay Ekşi’nin yazdığı gibi “Bir an için yayının yüzde yüz gerçeği yansıttığını varsayalım: Baykal’ın yaptığında, olayda görünen hanımı miiletvekili yapmış olması dışında kamuyu ilgilendiren bir boyut yok. Bunun bedelini CHP ondan sormalı.” diyenler olduğu gibi, Vatan Gazetesi yazarı Ruhat Mengi’nin belirttiği gibi “Ama bu durum farklı; Türkiye’yi yönetmeye talip olan, demokratik sistemin, devletin, rejimin geleceğinde önemli role sahip bir ana ,sorumlulukları taşımakla yükümlüdür, buna özel yaşamına özel dikkat de dahildir.” şeklinde görüş belirtenler de oldu. Siyasi yaşamındaki performansının en üst noktasına tırmandığı bir zamanda ortaya konulan bu komplo, Deniz Baykal’ın siyasi yaşamının sonunu hazırladı. Siyaset gerçekten çok acımasız. Seçimlerde defalarca başarısız olan Baykal istifayı hiç düşünmezken, en başarılı gözüktüğü dönemde istifa etmek zorunda kaldı. İstifa tek taraflı bir olaydır. Deniz Baykal’ı yeniden CHP Genel Başkanlığına getirmek yapılacak çok büyük bir hata olur. Elbette, piyasaya sürülen kaset olayı alçaklıktır, namertliktir ve şerefsizliktir. Ancak, timsahın göz yaşlarını dökmeye de hiç gerek yok. Yapılması gereken, Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eserlerinden birisi olarak övündüğü ve Cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisi’ne sürülmek istenen bu lekenin, komplonun bir an önce açıklığa kavuşturularak bertaraf edilmesidir.
22 Mayıs’ta yapılacak olan kurultayda, seçim sistemi nedeni ile “ya hep, ya hiç” tablosu ortaya çıkacaktır. Çünkü, Genel Başkanlık ile parti meclisi üyeliklerini eksiksiz kazanacak olan ekip, diğer listelerdekileri bir noktada tasfiye etmiş olacaktır. Seksen kişilik parti meclisine girenler, seçilebilecek sıralarda milletvekilliği adaylığında önemli bir avantaj elde etmiş olacaklardır. Parti içi demokrasinin yıllardır rafa kaldırıldığı CHP’de kurultay delegelerinin de pek sağlıklı bir şekilde seçildiği söylenemez. Diğer partilerde de durum çok farklı değil. Lider oligarşisinin hüküm sürdüğü siyasi partiler düzeninde kurultaylar da gerçekçi sonuçlar vermeyebilir. CHP açısından baktığımızda, parti 35 ilde milletvekili çıkaramamış, Yani o illerde esamesi okunmuyor. Ancak, o illerin önemli sayıda kurultay delegesi var. Genel Sekreter Önder Sav’ın ilçe ve il örgütlerinin oluşumundaki etkinliği, mutlaka kurultay delegelerine de yansımıştır. Bunun yanında, CHP’ye oy veren seçmen kitlesinde ise Önder Sav’a destek oranı çok düşüktür. Halkın gönlünde yatan Genel Başkan ise Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin ikilisinin lokomotifliği, Mustafa Özyürek, Önder Sav ve Kemal Anadol gibi tecrübeli siyasetçilerin organizasyonu, Haluk Koç, Muharrem İnce, İsa Gök ve Güldal Mumcu gibi siyasetin aydın yüzleriyle, halkla CHP arasına örülen yüksek duvarları yıkarak yeni bir başlangıç yapmak zorundadır. İstifa ederek erdemli bir davranış gösteren Deniz Baykal’ın CHP’nin geleceğine de ipotek koyma hakkı yoktur.
