Ahmet Akın – Yeminli Mali Müşavir

     On yıl önce iktidara gelen AKP’nin, terörle mücadele yerine teröristle pazarlığı tercih etmesi PKK terörünün artmasına neden olmaktadır. Dikkat ederseniz her seçim ve referandum döneminde seçim kazanmak uğruna teröristle el sıkışanlar, seçimlerden sonra atıp tutmaktadırlar. Teröristlerin Habur’dan girişleri ve Hükümet’in Oslo görüşmelerinin yarattığı travma unutulmadan, Barış ve Demokrasi Partisi’nin milletvekilleri ile teröristlerin Şemdinli’deki kucaklaşmalarının görüntüleri yürekleri yakmaktadır. Nerede Devlet? Nerede Hükümet? soruları yanıtsız kalmaktadır.

     On yıldır teröriste mavi boncuk dağıtanlar, bugün gelinen noktada, sadece izleyici konumundadırlar. Zaten, bu konumda olmasalardı, Başbakan, teröristlerle milletvekillerinin buluşmasını “Allah muhabbetlerini artırsın” diye değerlendirmezdi. İktidar, terörle mücadelede dizginleri elinden kaçırmıştır. Terör örgütüyle gizli bir şekilde yapılan ateşkeş anlaşmaları sürelerinde, terör örgütü Türkiye’de rahatlıkla mevzilenmiş ve lojistik ikmalini sağlamıştır. Silahlı Kuvvetlerin elinin kolunun bağlanması ve İstihbarat Örgütlerindeki dağınıklık teröristlerin işini daha da kolaylaştırmaktadır. Özel olarak Genelkurmay Başkanlığına getirilen “Özel” Paşa da bu duruma seyirci kalmaktadır. Yanaşma basın-yayın ise kendisine verilen görevi çok iyi bir şekilde yapmakta, tüm bu olumsuzları ve acıları görmemezlikten gelerek, adeta terörü yok saymaktadır.

     Fidan gibi Genç Mehmetçikler şehit olurken, analar, babalar, çocuklar ve ailelerin göz yaşları sel olmaktadır. Terörizmi yok etmenin yolu bellidir. Türkiye Cumhuriyeti toprakları içindeki eli silahlı son terörist temizleninceye kadar topyekün mücadele edilmelidir. Adı konmamış bu savaşı bitirmek zorundayız. Bu işin, Güneydoğu ve Kürt sorunuyla bir ilgisi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne saldırılmaktadır. Terörle mücadele yüreği vatan, millet ve bayrak sevgisiyle dolu olanlarla yapılır. Terör edebiyatından bıkkınlık gelmiştir. ABD’nin izin verdiği kadar terörle mücadele yapılması anlayışından derhal vazgeçilmelidir.

     Bugün itibariyle dünyada bir başka ülke yoktur ki, terörü bizim kadar uzun süre topraklarında yaşasın, terörle mücadelede kendi vatandaşını bizim kadar çok sayıda kaybetmiş olsun. Hükümet üyeleri her terör olayından sonra ezberledikleri konuşmaları yapmakla yetinmektedirler. Laf ebeliğinden başka bir iş yapılmadığından bir arpa boyu yol alamadığımız gibi, her geçen gün hızla geriye gidiyoruz.  Bu arada, terörün yarattığı parasal ve siyasal rantı da gözden kaçırmamalıyız.

     Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın “Terörle mücadele çok iyi gidiyor” sözleri hükümetin PKK terörüne bakış açısını ortaya koymaktadır. Sanki, halkla alay ediyorlar. Terör/PKK sorunu ve Kürt sorununu birbirine karıştıran, PKK’nın siyasi temsilcilerini, Kürtlerin siyasi temsilcisi olarak görüp, onlarla pazarlığa temsilcilerini gönderen Başbakan Erdoğan, aşağıdaki satırları çok iyi okumalıdır:

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamı boyunca uyduğu prensibe göre; “Tarih basiretsizler için acımasızdır.”

    “Terör eylemlerinin bedelini bu zalimler bu dünyada da öteki dünyada da ödeyecekler” diyen Başbakan Erdoğan, yine kolay yola kaçarak işi Allah’a havale etmektedir.