Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     Yazılı ve görsel medyanın içinde bulunduğu durum Türkiye’ye çok zarar veriyor. Her iktidar döneminde medyanın bir bölümünün taraf tutması siyasetin doğasında olan bir durumdur. Fakat bu sefer işin boyutu çok değişik. Başta TRT olmak üzere neredeyse tüm medya kuruluşları, iktidarın, daha doğrusu Başbakan’ın borazancılığına soyunmuş durumda.

     Halkın parasını harcayarak yayın yapan TRT’nin, halka karşı ve halka rağmen yayınlarını sürdürmesi  kabul edilebilecek bir davranış değildir. TRT’den sorumlu Devlet Bakanı’na baktığımız zaman, ortada şaşılacak bir durum da yok. CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin yakın bir zaman önce gerçekleştirdiği Mersin ziyaretinde bu Devlet Bakanı’nı tarif ederken çok güzel bir benzetme yaptı: “Düğün evinin tefcisi, ölü evinin yascısı”. Kimden mi bahsediyorum. Kabine’nin Ağlamadan Sorumlu Devlet Bakanı Bülent Arınç’tan. 

     Yanaşmalık ve dalkavukluk ince bir sanat. AKP’nin Kızılcahamam toplantısı için TRT’nin ve diğer yandaş medyanın yaptığı haberlere baktığınız zaman, medyanın siyasal iktidarın kontrolüne geçtiğini açık bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Çok önemli bir haber olarak verilen “kavun” haberinin nasıl manşetlerden verildiğine bir bakalım:

“Başbakan Erdoğan kavun yedi”, “Başbakan Erdoğan’ın elinden kavun ziyafeti”, “Erdoğan gazetecilere elleriyle kavun yedirdi” gibi başlıklar. Medyanın bu duruma düşmesine üzülmemek elde değil. Allah, medya bombardımanının etkisi altında gerçek düşüncelerini ortaya koyamayan halkımızın yardımcısı olsun. 

     Başbakan Erdoğan’ın ayva sevip sevmediğini bilmiyorum ama, ayva tezgahından ayva yediği zaman da, aynı manşetlerin atılacağını tahmin edebiliyorum:

“Gazeteciler, Başbakan Erdoğan’ın elinden ayva yedi”, “Başbakan’ın elinden ayva yiyen gazeteciler çok mutlu oldu”, “Başbakan’ın ayva yemesi ayva satışlarını patlattı”.

     “Haberi bir dizgi hatası sonucunda “Başbakan ayvayı yedi” şeklinde manşetine taşıyan gazete ise kara listeye alındı.”

     Hikaye bu ya;

Padişahın biri patlıcan yemeğini çok severmiş. Bir gün yemekte:
- Şu patlıcan ne güzel sebzedir demiş.
Dalkavuğu hemen:
- Haklısınız Sultanım. Bu patlıcan öyle lezizdir ki, kırk çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur, yemeğe doyamazsınız diye methiyeler düzmüş.
Derken birkaç gün sonra yemekte yine patlıcan varmış.
Padişah da o gün tersinden kalkmış:
- Ne bu yahu, yine patlıcan, yine patlıcan. Bari bir şeye de benzese diye kükremiş.
Dalkavuk da ele almış:
- Yaa evet Sultanım. Zaten kara kuru bir şey, tadı yok, kekremsi, yemeği yemek değil, tatlısı tatlı, turşusu turşu.
Padişah da:
- Sana da bir şeyler oluyor. Daha iki gün önce patlıcanı öve öve bitiremedin. Bugün de yerin dibine batırdın deyince, dalkavuk hemen atılmış:
- Aman Sultanım, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil!

Bizimkiler de kavunun ve ayvanın dalkavuğu olacak değiller ya !