Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     “Türkiyeli Başbakan”ın kesinlikle kullanmadığı Türk ve Atatürk kelimeleri, başka bir isim altında da olsa “Türkiyeli Başbakan”ın kabusu olmaya devam ediyor. Osmanlı düzeni ve hilafet sevdası ile yanıp tutuşan “Türkiyeli Başbakan”a Hazret-i Mevlana’nın şu sözlerini hatırlatmakta fayda var: “Yaşamak direnmektir. Sevmek güvenmektir. Şunu unutma, insan çoğu zaman dünyanın hakimi, bazen de küçük bir kalbin esiridir.” Nedir, bu kin ve nefret? Karşılıksız sevmek kadar kolay bir şey varken, kin ve nefret duyguları içinde, toplumu birbirinden ayırmaya çalışmak, yüce dinimizle de bağdaşmaz. Unutulmaması gerekir ki, Atatürk, Ulusumuzun yüreğinde yer eden yok edilemez bir sevdadır.

     “Türkiyeli Başbakan”ın etnik kimliğinin ne olduğunu bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Benim için vatandaş olması yeter. Toplumun çoğunluğu böyle düşünürken, bir Başbakan’ın, halkı bizimkiler ve sizinkiler olarak ikiye ayırması, çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir yaklaşımdır. “Türkiyeli Başbakanı” dinlediğimiz zaman büyük bir panik havasında olduğu kolaylıkla anlaşılıyor. Söylem ve davranışlarıyla hata üstüne hata yapmaya devam ediyor. Kurtuluşu da Polat Alemdar ve Hülya Avşar’da arıyor. Gel de şaşırma !

     “Panik” kelimesi Yunan mitolojisinde tanrı “pan” den türemiştir. “Pan” inancına göre bir yerlere saklanıp bir anda ortaya çıkarak insanları korkutan bir tanrıymış. Yunanca’da “panikos” olarak geçen kelime bizde değişime uğramış ve “panik” olmuş”. Taksim Gezi Parkı direnişi ile ortaya çıkan ve aynı gün tüm Türkiye’ye yayılan gençlik hareketinin “Türkiyeli Başbakan” da bir panik etkisi yaptığını söylemek yanlış olmaz herhalde.

     Daha fazla makarna paketi ve kömür çuvalı dağıtarak seçim kazanma dönemi sona ermiştir. Türk halkı, çağdaş demokrasiye, insan haklarına, düşünce ve ifade özgürlüğüne, kültür ve sanata, hukuk ve adalete, kişisel özgürlüklere, ekonomik refaha aç. Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi, hukuk ve adalet istiyor. Baskıcı ve otoriter rejimlere karşı. Kendisiyle ve Ulusuyla övünmek istiyor. 

     “Olaylara at gözlüğü ile bakmak” diye çok güzel bir deyim var. Bir kişinin bir olaya tek açıdan baktığını, ona etken olan diğer olayları veya faktörleri göremediğini veya görmek istemediğini anlatmak için kullanılır. Aslında atlar için takılan gözlük, şekil olarak bile gözlüğe benzemez, onların görüş kapasitesini artırmak için değil, aksine azaltmak için kullanılır. “Türkiyeli Başbakan”ın bir an önce görüş kapasitesini genişletmesi gerekiyor. Halkı baskı altında tutarak ve onların dini duygularını sömürerek siyaset yapmaya çalışmak en tehlikeli siyaset yöntemidir. Bir bumerang gibi, sonunda gelip kendisini bulur. Bir savaş aleti olarak da kullanılmış olan bumerang, kurgusal dairenin yönünün daima değişmesi ve neticede  dairevi bir yörünge takip etmesi nedeniyle ilk başlangıç noktasına gelmektedir.

     Hiç kimse, başka bir kimsenin mutluluğunun kendi anlayışına göre olması konusunda zorlama yapmamalıdır. Herkes kendi mutluluğunu başkalarının özgürlüğünü sınırlamadığı ölçüde dilediği şekilde seçmelidir.   

     Gazete haberlerine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gezi Parkı’na 10’ar yıllık 100 ağaç ve 200 bin çiçek dikmeye başlamış. Şimdi, sormazlar mı adama: Daha önceleri aklınız neredeydi? Ağaçları ve çiçekleri dikmek için, beş kişinin ölmesi, binlerce kişinin yaralanması ve on binlerce kişinin vahşete maruz kalması mı gerekiyordu?