Türkiye’nin en köklü spor kulüplerinden birisi olan Mersin İdman Yurdu Spor Kulübü’nde sorunlar bir türlü bitmiyor. Kulüp başkanının ve yönetim kurulunun iyi niyeti ve özverili çalışmaları tek başına sorunların çözülmesini sağlamıyor. Yaşanan sorunların en önemli nedeni bir plan ve program dahilinde hareket edilmemesi ve hedeflerin gerçekçi bir şekilde ortaya konulmaması olarak görünüyor. Lige şampiyonluk hedefi ile başlayıp ligin sonuna doğru kümede kalma mücadelesine girerseniz, gerek sporcularınız ve gerekse taraftarlarınızda moral bozukluğu ile hayal kırıklığı yaratırsınız. Bundan dolayı, beklentilerin objektif ölçülere dayandırılması gerekmektedir. Türkiye’nin en önemli şehirlerinden birisi olan Mersin’in Süper Lig’de temsilcisinin olmaması, kentin ekonomik ve sosyal konularda da kaybına neden olmaktadır. Spor kulüplerini yönetmenin çok pahalı bir hale geldiği ülkemizde, Bank Asya Ligi’nde şampiyonluğa oynayacak bir takım kurmak için en az on milyon dolarlık bir bütçeyi sağlamanın da zor olduğu gözardı edilmemelidir. Mersin İdman Yurdu açısından konuya baktığımızda, nerelerde hata yapılıyor ve nasıl davranılmasının gerektiği yönünde aşağıda belirtilen tespitleri önerebiliriz:
*Gelir olarak sağlanacağı düşünülen bağış, yardım, reklam ve yayın gelirlerine göre transfer harcaması yapılmaması gerekiyor. Gerçekçi olmayan bu tip yaklaşımlar dün olduğu gibi bugün de kulübü parasal kriz içine sokmuştur. Nitekim, Mersin Milletvekili Kürşat Tüzmen’in Devlet Bakanlığı sırasında Mersinli iş adamlarına saldığı taahhütlere göre transferlerde aşırıya kaçılması ve taahhütlerin kısmen yerine getirilmesi nedeni ile ortaya çıkan nakit açığı bugün de aynen devam etmektedir.
*”Dökme suyla değirmen dönmez” diye çok güzel bir atasözümüz var. Bütçe gelirleri sürekli ve kalıcı gelirlere dayanmayan kulüplerin eninde sonunda zor günlere girdiği inkar edilemez bir gerçektir. Gördüğümüz kadarıyla, Mersin İdman Yurdu’nun Büyükşehir Belediyesi’nden işçi haklarından her ay aktarılan parayla birlikte yayın ve iddia gelirlerinden başka sürekli ve bilinen bir geliri yok. Bu parayla da kulübün ayakta kalması mümkün değil. Sadece başkanın eline bakmakla sorunları belki günübirlik olarak çözebilirsiniz. Ancak, aynı sorunlar artarak önünüze tekrar gelecektir.
*Son yıllarda yapılan pahalı ve hatalı transferlerin faturası Mersin İdman Yurdu’na yüksek borçlar doğurmuştur. Kulüp başkanı ya da yönetici olmak ayrı birşey, futbol camiasının ve futbolcuların durumunu tahlil etmek ayrı bir şeydir. Dost-ahbap ilişkileriyle göreve getirilen teknik direktörlerle, yapılan transferlerin kulübü borca sokmaktan başka bir işe yaramadığını görmek için kahin olmaya gerek yok. Yapılması gereken bilgili, becerikli, dürüst ve güven verecek bir sportif direktör kadrosunun göreve getirilmesidir.
*Çağdaş anlamda bir altyapısı olmayan kulüplerin rekabet şansı yok denecek kadar azdır. Tesisleri, yıldız ve genç sporcuları ile bunları eğitecek idari ve teknik kadroları hayata geçiremeyen kulüplerin boş yere akıntıya kürek çekmelerine gerek yok. Bütçe açıklarını yetiştirdikleri sporcuları zaman zaman elden çıkararak sağlamaya çalışmak en akılcı yol olarak görülmektedir. Mütevazi hedeflerle yapılacak en az üç yıllık bir çalışma programı, geleceğin güçlü Mersin İdman Yurdu’nun yaratılması yönünde önemli bir adım olabilir. Mersin İdman Yurdu’nun tesisleşme, kurumsallaşma ve sportif yönden elde edeceği başarılar her Mersinli’nin gönlünde yatmaktadır.
